Nebi Musa Ayaklanması

1920 Nebi Musa Ayaklanması ya da 1920 Kudüs Olayları, 4-7 Nisan 1920 tarihleri arasında, İngiliz Mandası kontrolündeki Kudüs'ün eski şehir ve çevresinde meydana gelmiştir. Olaylarda 5 Yahudi öldürülmüş yüzlerce kişi yaralanmıştır. İngiliz güvenlik görevlilerinin açmış olduğu ateş sonucu 4 Arap öldürülmüş, 18 kişi yaralanmıştır. Olaylar kapsamında 7 İngiliz de yaralanmıştır.[1]
Olaylar, her yıl Paskalya Pazarı'nda düzenlenen Nebi Musa Festivali'yle aynı zamana denk gelmiştir. Bu zamanlamadan ötürü çıkan bu şiddet olayları Nebi Musa Ayaklanması olarak adlandırılmıştır. Ayaklanmalar, Arap-Yahudi ilişkilerindeki artan gerilimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kızışma ortamının ivme kazanmasında hiç kuşkusuz 1 Mart 1920 tarihinde vuku bulan Tel Hay Muharebesi ile Suriye'de Arap milliyetçileri üzerindeki baskının arttığı siyasi iklimin etkisi büyük olmuştur. Nitekim Suriye'deki bu baskı ortamı daha sonra Fransa-Suriye Savaşı'na sebep olmuştur.
Festival sırasında, geleneksel olarak dini alay için büyük Müslüman topluluklarının toplandığı ortamda Arap dini liderleri, İngiliz Mandası altındaki Filistin'e Yahudi göçü ve Celile'deki çevrede bulunan Yahudi köyleri üzerine önceki çatışmalara atıfta bulunan sloganlar içeren konuşmalar yaptı. Festival kapsamında organize edilen alayın bir anda şiddet olaylarına dönüşmesine yol açan tetikleyici unsur hala kesin olarak bilinmemektedir.[2]
Filistin'deki İngiliz askeri yönetimi, Kudüs içinden birlikleri çekmesi ve duruma yeniden hâkim olmakta yavaş davranması nedeniyle eleştirilmiştir.[3] Olayların sonucunda İngilizler, Yahudiler ve Araplar arasındaki karşılıklı güven zedelenmiştir. Bu olayın sonuçlarından biri, bölgedeki Yahudi topluluğu, Britanya yönetimine paralel bir özerk altyapı ve güvenlik yapısı oluşturma yönündeki adımlarını artırdı.
Olayların ardından, kent ve Yafa çevresindeki 82 köyün şeyhleri, nüfusun %70'ini temsil ettiklerini iddia ederek Yahudilere karşı yapılan gösterileri protesto eden bir belge yayımladı. Bu kınamanın rüşvetle sağlanmış olabileceği ileri sürülmüştür.[4] Olaylara rağmen, Yahudi toplumu 19 Nisan 1920'de, Kudüs hariç Filistin'in her yerinde Temsilciler Meclisi seçimlerini gerçekleştirdi. Kudüs'teki seçimler ise 3 Mayıs'a ertelendi.[5] Nebi Musa Ayaklanması'nın, Orta Doğu'nun geleceğine karar verilecek olan 19-26 Nisan 1920 tarihli San Remo Konferansı'ndan hemen önce gerçekleşmiş olması da vurgulanmalıdır.
Arka Plan
[değiştir | kaynağı değiştir]1917 Balfour Deklarasyonu ve 1919 Paris Barış Konferansı'nın içerikleri ve önerileri (daha sonra Versay Antlaşması ile sonuçlanacak süreç), hem Yahudi milliyetçileri (Siyonistler) hem de Araplar tarafından yoğun biçimde tartışıldı. Müzakerelerin süreci her iki toplulukta da geniş biçimde raporlandı. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü, galip devletlerin, özellikle Britanya ve Fransa'nın, Ortadoğu'daki güç boşluğunda “medeniyetin kutsal misyonunu” üstlenme taahhüdüne yol açtı. Balfour Deklarasyonu uyarınca Filistin'de Yahudi halkı için bir anayurt kurulması öngörülüyordu. Milletler Cemiyeti tarafından teyit edilen kendi kaderini tayin hakkı, Britanya tarafından desteklenen Siyonizmin Arap halk tarafından öngörülen reddi nedeniyle Filistin'de uygulanmayacaktı. I. Dünya Savaşı sonrası bu düzenlemeler, hem Filistin hem de diğer Arap toplumları için Arap dünyasında radikalleşmeye yol açtı.[5]
1 Mart 1920'de Joseph Trumpeldor'un Tel Hay Muharebesi sırasında Güney Lübnan'dan bir Şii grubu tarafından öldürülmesi, Yahudi liderler arasında derin endişe yarattı. İsrail'de bulunan Yahudi yerleşimlerin güvenliğinin sağlanması ve Suriye yanlısı bir halk gösterisinin yasaklanması yönünde İşgal Edilmiş Düşman Toprakları Yönetimi'ne (İEDTY) çok sayıda talepte bulundular. Ancak, Siyonist Komisyon Başkanı Haim Weizmann'ın “pogrom gerçekleşmek üzere” uyarısına ve Storrs'un elindeki değerlendirmelere rağmen, bu korkular Baş İdari Yetkili General Louis Bols, Askeri Vali Ronald Storrs ve General Edmund Allenby tarafından büyük ölçüde göz ardı edildi.[1] Araplar arasında ve Araplar ile Yahudiler arasında öngörülebilir sorunlara dair bildiriler yayımlanmıştı. Weizmann ve Yahudi liderliği, bu gelişmeleri Rus generallerin pogromlar öncesi verdiği talimatları hatırlatan bir durum olarak değerlendirdi.[5] Bu sırada, 7 Mart'ta Suriye Kongresi'nin, Britanya kontrolündeki toprakları da kapsayacak şekilde Suriye Krallığı'nın bağımsızlığını ilan etmesi ve Faisal'ı kral olarak ataması, yerel Arap beklentilerini yükseltti.[5] 7–8 Mart tarihlerinde Filistin'in tüm şehirlerinde gösteriler düzenlendi, dükkanlar kapandı ve birçok Yahudi saldırıya uğradı. Saldırganlar, “Yahudilere ölüm” veya “Filistin bizim toprağımız, Yahudiler bizim köpeklerimizdir!” gibi sloganlar taşıyordu.[6]
Yahudi liderler, yetersiz Britanya birliklerini telafi etmek amacıyla OETA'dan Yahudi kolluk güçlerinin silahlandırılmasını talep etti. Bu talep reddedilse de, Ze'ev Jabotinsky ve Pinhas Rutenberg, Yahudi gönüllüleri açık şekilde savunma eğitimi vermek üzere bir girişim başlattı; Siyonist Komisyon bu girişimden Britanya'yı bilgilendirdi. Gönüllülerin çoğu Maccabi Spor Kulübü üyeleri ve bazıları Yahudi Lejyonu gazisiydi. Bir aylık eğitimleri büyük ölçüde jimnastik ve sopalarla elle mücadeleden oluşuyordu.[1] Mart sonuna gelindiğinde, yaklaşık 600 kişinin Kudüs'te günlük askeri tatbikat yaptığı bildiriliyordu. Jabotinsky ve Rutenberg ayrıca silah toplama organizasyonuna da başladı.[7]
Nebi Musa festivali, Paskalya'dan önceki Cuma günü başlayan ve Nebi Musa türbesine (Musa'nın mezarı) Eriha yakınlarında düzenlenen bir alayı içeren yıllık bir bahar Müslüman festivaliydi.[8] Görünüşe göre bu festival Selahaddin Eyyubi döneminden beri kutlanmaktaydı.[9] Arap eğitimci ve denemeci Khalil al-Sakakini, kabilelerin ve kervanların bayraklar ve silahlarla geldiğini anlatır.[1] Osmanlı Türkleri, Nebi Musa alayı sırasında Kudüs'ün dar sokaklarında düzeni sağlamak için genellikle binlerce asker ve hatta topçu konuşlandırırdı. Ancak İngiliz askeri valisi Storrs, Arap liderlerine uyarıda bulunupyalnızca 188 polis konuşlandırdı.
Ayaklanma
[değiştir | kaynağı değiştir]4 Nisan 1920 Pazar günü saat 10.30 itibarıyla, Nebi Musa Festivali için Kudüs'ün eski şehir meydanında yaklaşık 60.000 ila 70.000 arasında Arap toplandı. Bu gruplar Kudüs'ün dar sokaklarında Yahudilere saldırdı. Arap Kulübü'nün balkonundan Kudüs Müftüsü Emin El-Hüseyni tarafından Siyonizm karşıtı bir konuşma yapıldı. Kendisiyle birlikte bulunan belediye başkanı ve amcası Musa el-Hüseyni de belediye binasının balkonundan benzer bir konuşma gerçekleştirdi. Ancak Fayyad el-Bakri'nin İngiliz Palin Komisyonu'na verdiği ifadeye göre, olaylar Yafa Caddesi'nde, Crédit Lyonnais Bankası'nın önünde bir Yahudinin kendisine tükürmesi ve akabinde Yahudinin itilmesinin ardından çevredeki Yahudilerin taş atmaya başlamasıyla patlak verdiğini iddia etmiştir.[10]
Suriya el-Janubiya (Güney Suriye) gazetesinin editörü ve Arap Kulübü üyesi olan Aref el-Aref, Yafa Kapısı'nda at üzerinde bir konuşma daha yaptı.[7] Konuşmasının içeriği tartışmalıdır. Benny Morris'e göre el-Aref, “Siyonistlere ve Yahudilere karşı güç kullanmazsak onlardan asla kurtulamayız” demiştir,[6] buna karşılık Bernard Wasserstein, “polisle iş birliği yaptığı el-Aref'in şiddeti aktif biçimde teşvik ettiğine dair hiçbir kanıt olmadığı” görüşündedir. Nitekim Wasserstein, “Bu döneme ait Siyonist istihbarat raporlarının, el-Aref'in şiddete karşı konuştuğunu oy birliğiyle belirttiğini” ekler.[7]
Kalabalığın “Bağımsızlık! Bağımsızlık!” ve “Filistin bizim toprağımız, Yahudiler bizim köpeklerimizdir!” sloganlarını attığı bildirilmektedir.[1] Arap polisleri de alkışla katılmış ve ardından şiddet başlamıştır.[11] Ayaklanmanın başlamasıyla birlikte yerel Arap halkı Kudüs'ün Yahudi Mahallesi'ni yağmaladı. Torat Haim Yeşivası (Din Okulu) basıldı, Tevrat tomarları yırtılarak yere atıldı ve bina ateşe verildi.[1] Sonraki üç saat içinde 160 Yahudi yaralandı.[11]
Arap milliyetçi, şair ve öğretmen Khalil al-Sakakini, Eski Şehir'deki şiddetin patlak verişine tanıklık etti:
“Bir isyan çıktı, insanlar sağa sola kaçıştı ve Yahudilere taşlar atıldı. Dükkanlar kapandı ve çığlıklar yükseldi. … Toz ve kana bulanmış bir Siyonist asker gördüm. … Ardından, Hebronlu bir Arabın Yafa Kapısı yakınındaki bir duvar köşesinde bir çuvalın arkasına saklanan Yahudi boyacının kutusunu aldığını ve kafasına vurduğunu gördüm. Çocuk çığlık attı ve başı kanar halde kaçmaya başladı; Hebronlu Arap ise onu bırakıp alaya geri döndü. … İsyan doruğa çıktı. Herkes ‘Muhammed'in dini kılıçla doğdu' diye bağırıyordu. … Hemen belediye bahçesine gittim. … insanlığın deliliği karşısında ruhum bulandı ve kederlendi.”[12]
İngilizler Pazar gecesi sokağa çıkma yasağı ilan etti. Birkaç düzine Arap isyancı İngilizler tarafından tutuklandı. Ancak Pazartesi sabahı, sabah namazına gitmelerine izin verip serbest bıraktılar. Araplar Yahudilere saldırmaya ve özellikle Arap çoğunluklu karma binalarda Yahudi evlerine girmeye devam etti. Pazartesi günü olaylar kötüleşince, Kudüs'ün surlarla çevrili eski şehir bölgesi İngiliz makamlarınca mühürlendi. Bölgeden kimsenin çıkmasına izin verilmedi. Sıkıyönetim ilan edildi. Ancak yağma, hırsızlık, tecavüz ve cinayet devam etti. Bazı evler yakıldı, mezar taşları kırıldı. İngiliz güçleri, yasa dışı silahların çoğunun Arap kadınlarının üzerinde gizlendiğini tespit etti.[1] Pazartesi akşamı tüm kuvvetler eski şehirden çekildi. Bu adım Palin Raporu'nda “bir hüküm hatası” olarak tanımlandı. Sıkıyönetime karşın düzenin sağlanması dört gün daha sürdü.
Eski Şehir'in Yahudi topluluğunun ne askeri eğitimi ne de silahı vardı. Jabotinsky'nin adamları surların dışında kalmış, İngilizler bölgeyi mühürlemeden önce içeri girememişti. Yalnızca iki gönüllü, Yahudi Mahallesi'ne tıbbi personel kılığına girerek ulaşabildi. Bu iki Yahudi surlar içinde kalan diğer Yahudilerin savunma organizasyonunu taşlar ve kaynar su kullanmak suretiyle yapılandırdı. Ayaklanmada toplam 5 Yahudi ve 4 Arap öldü. 216 Yahudi yaralandı, bunlardan 18'i ağırdı. Araplar arasında ise toplamda 23 yaralı vardı. Bunlardan birinin durumu ağırdı. Şiddet olaylarının ardından yaklaşık 300 Yahudi eski şehir bölgesinden tahliye edildi.[1]
İngiliz Mandası'nın Suça Ortaklığı İddiaları
[değiştir | kaynağı değiştir]Olaylar, Yahudi kaynaklarında Rusya'daki hedefli saldırıları çağrıştıran pogrom (meoraot) olarak tanımlanırken, Filistinli Araplar tarafından “Arap İsyanı”nın kahramanca bir tezahürü olarak nitelendirildi.[13] Bu şiddet ola yları için “pogrom” teriminin kullanılması, İngiliz manda yönetiminin saldırıları bilerek göz ardı ettiği veya zımnen desteklediği iddiasını içeriyordu.[14] Olaylardan sonra Haim Weizmann ve Richard Meinertzhagen, Hacı Emin El-Hüseyni'nin, General Allenby'nin kurmay başkanı Waters-Taylor tarafından isyana teşvik edildiğini öne sürdüler. Ancak bu iddialar hiçbir zaman kanıtlanmadı ve Meinertzhagen görevden alındı.[15] Siyonist Komisyon, olaylar öncesinde Arap sütçülerin Yahudi mahallesi Mea Şearim'de hizmeti keseceklerini söylemeye başladığını, Hristiyan dükkan sahiplerinin ise yağmayı önlemek için dükkanlarına haç işareti koyduğunu raporladı. Ayrıca önceki bir raporda Storrs'un Arapları kışkırttığı ve Ağlama Duvarı'nın satın alınması girişimlerini engellediği iddia edilmişti. Amerikalı vatandaşların imzaladığı bir dilekçe de Britanya makamlarının Yahudilerin kendilerini savunmasını engellediğini öne sürüyordu.[1]
Olayların ardından Jabotinsky'nin gönüllülerini görevlendirme önerisi Storrs tarafından reddedildi. Daha sonra fikrini değiştirse de hem Yahudi hem Arap gönüllüler geri gönderildi. İlk gece tutuklanan birçok kişi ertesi sabah ibadet gerekçesiyle serbest bırakıldı. Sıkıyönetimin ilan edilmesinden sonra askerlerin Eski Şehir'den çekilmesi Palin Raporu tarafından “bir hüküm hatası” olarak değerlendirildi. Storrs, yeni Siyonist Komisyon başkanı Menahem Ussişkin'e “yaşanan talihsiz olaylar” için başsağlığı iletirken, Ussişkin bunları açıkça “pogrom” olarak tanımladı. Bu nitelemeden kaçınan Storrs'a, yaşanan şiddet olaylarının tamemen pogrom kriterleri ile örtüştüğünü vurguladı. Palin Raporu, Yahudi temsilcilerin ısrarla olayları bir “pogrom” olarak adlandırdığını ve böylece İngiliz manda yönetiminin şiddete göz yumduğu imasını sürdürdüklerini kaydetti.[16]
Palin Soruşturma Komisyonu
[değiştir | kaynağı değiştir]Palin Komisyonu (veya Palin Soruşturma Mahkemesi), İngiliz makamlarınca Mayıs 1920'de bölgeye gönderilen bir soruşturma komitesiydi. Bu komisyonun ana görevi yaşanmış olan karışıklıkların nedenlerini incelemekti. Survey of Palestine'a göre[17], Kudüs'te Arap saldırganlarının Yahudi can ve malına yönelik şiddetli saldırıları sonucunda 5 Yahudi öldürülmüş, 211 kişi yaralanmıştır. İngiliz birliklerinin müdahalesiyle düzen yeniden sağlanmış, 4 Arap öldürülmüş ve 21 kişi yaralanmıştır.
Askeri soruşturma komisyonu, olayların nedenlerinden birinin Arapların, savaş sırasında kendilerine verildiğini ileri sürdükleri bağımsızlık vaatlerinin yerine getirilmemesinden duydukları hayal kırıklığı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Balfour Deklarasyonu'nun Arapların kaderini tayin hakkını reddettiğine inanmaları ve artan Yahudi göçünün ekonomik ve siyasal egemenliklerini zayıflatacağı korkusu da temel etkenler arasında gösterilmiştir. Bu duygular, bir yandan Şam'da Emir Faysal'ın birleşik Suriye Kralı ilan edilmesi ve Pan-Arapçı ile Pan-İslamcı akımların güç kazanmasıyla, diğer yandan da dünya Yahudilerinin desteğini alan Siyonist Komisyon'un faaliyetleri sonucunda daha da yoğunlaşmıştır.
Nisan olaylarına dair Palin Raporu, San Remo Konferansı sonrasında İngiliz "İEDTY" Yüksek Komiser Sir Herbert Samuel ile değiştirilmesini takiben, Temmuz 1920'de imzalanmış, Ağustos 1920'de sunulmuş ancak yayımlanmamıştır.[1]
Rapor, “nihai hedeflerine ulaşma konusundaki sabırsızlık ve tedbirsizlikleri bu talihsiz hissiyatın oluşmasından büyük ölçüde sorumlu olan” Siyonistleri eleştirmiş[18] ve özellikle Hacı Emin el-Hüseyni ile Zeev Jabotinsky'yi öne çıkarmıştır. Ancak yanlış bir biçimde Jabotinsky'yi “göze çarpan Bolşevik”, ve Poalei Zion (Siyon İşçileri) partisinin örgütleyicisi olarak tanımlamıştır.[1] Ayrıca rapor, İEDTY askerî komutasının bazı uygulamalarını da eleştirmiş; özellikle 5 Nisan Pazartesi sabahının erken saatlerinde Kudüs içindeki birliklerin geri çekilmesini ve sıkıyönetim ilan edildikten sonra denetimin tekrar sağlanmasındaki gecikmeyi sorunlu bulmuştur.
Ayaklanmanın Ardından
[değiştir | kaynağı değiştir]Nisan olaylarının ardından Kudüs Belediye Başkanı Musa Kazım el-Hüseyni görevden alınmış ve yerine rakip Naşaşibi ailesinin lideri Ragıb Bey Naşaşibi getirilmiştir.[19] Olaylar sonucu aralarından 39'u Yahudi olmak üzere toplam 200'den fazla kişi yargılanmıştır.[1] Emin el-Hüseyni ile Aref el-Aref kışkırtıcılık suçlamasıyla tutuklanmış, ancak kefaletle serbest kaldıktan sonra Suriye'ye kaçmışlardır. Bazı kaynaklara göre el-Aref tutuklama öncesinde uyarılarak kaçmıştır.[7][20] Gıyablarında 10 yıl hapis cezasına çarptırılmışlardır.[7] Aynı dönemde, Kudüs ve Yafa çevresindeki 82 köyün şeyhleri Arap ayaklanmalarını protesto eden ve Siyonist yerleşimin toplumları için tehlike oluşturmadığını belirten bir bildiri yayımlamış; benzer açıklamalar 1922'de Londra'ya çekilen telgraflarda da tekrarlanmıştır.[4] Filistinli Arap liderliğinin talebi üzerine İngiliz askerleri Yahudileri silah aramak için denetlemiş, bu kapsamda Siyonist Komisyon Başkanı Haim Weizmann ile Zeev Jabotinsky'nin ofis ve evleri aranmıştır. Jabotinsky'nin evinde silah ve mühimmat bulunmuş, Jabotinsky önce serbest bırakılmış, ardından yeniden tutuklanmış ve Ronald Storrs'un tanıklığıyla 15 yıl hapse mahkum edilmiştir. Tepkiler nedeniyle cezası daha sonra General Congreve tarafından bir yıla, onunla birlikte tutuklanan 19 Yahudinin cezası ise altı aya indirilmiştir.[1]
1921 başlarında Herbert Samuel yönetiminde genel af ilan edilmiş, ancak kaçmış oldukları için Emin El-Hüseyni ve Aref el-Aref aftan muaf tutulmuşlardır. Samuel, Mart 1921'de Emin El-Hüseyni'yi affederek Kudüs Müftülüğü'ne atamış; ertesi yıl kurulan Yüksek Müslüman Konseyi'nde ise Hüseyni, ömür boyu görev süresi bulunan “Büyük Müftü” unvanını elde etmiştir.[21][22][23][24][25] Yeni idarede Ronald Storrs da Kudüs sivil valisi olmuştur.[26] Ayaklanmaların başlamasıyla Britanya, Yahudi göçünü geçici olarak durdurmuş; Yahudi yerleşimlerinin korunmadığını düşünen Filistinli Yahudiler ise Haganah adıyla kendi savunma örgütlerini kurmuştur. Olaylar, Filistinli Arap topluluğunda da milliyetçilik duygularını güçlendirmiştir.[1]
Ayrıca bakınız
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ a b c d e f g h i j k l m n Segev, Tom (2001). One Palestine, Complete: Jews and Arabs Under the British Mandate (İngilizce). Macmillan. ISBN 978-0-8050-6587-9.
- ^ Freitag, Ulrike; Fuccaro, Nelida; Ghrawi, Claudia; Lafi, Nora (30 March 2015). Urban Violence in the Middle East: Changing Cityscapes in the Transition from Empire to Nation State. Berghahn Books. p. 188.
- ^ "Palin Report - Wikisource, the free online library". en.wikisource.org (İngilizce). Erişim tarihi: 2025-12-07.
- ^ a b Segev, Tom. "When Zionism Was an Arab Cause". Haaretz.
- ^ a b c Laurens, Henry (1999). La Question de Palestine: L'invention de le Terre sainte [The Palestinian Question: the Invention of the Holy Land]. Paris: Fayard.
- ^ a b Benny Morris (2001). Righteous victims. Internet Archive. Vintage Books. ISBN 978-0-679-74475-7.
- ^ a b c d e Wasserstein, Bernard (1991), The British in Palestine: The Mandatory Government and the Arab-Jewish Conflict 1917-1929, Blackwell, ISBN 978-0-631-17574-2
- ^ Tewfik Canaan (1927). Mohammedan Saints and Sanctuaries in Palestine. Jerusalem: Ariel Publishing House. pp. 193–200. OCLC 2179362.
- ^ Yehoshua Porath (1975). "The Political Awakening of the Palestinian Arabs and their Leadership towards the End of the Ottoman Period". In Moshe Ma'oz (ed.). Studies on Palestine during the Ottoman Period. The Magnes Press. p. 358. OCLC 2298443.
- ^ Wallach, Yair (2020-06-30). A City in Fragments: Urban Text in Modern Jerusalem (İngilizce). Stanford University Press. ISBN 978-1-5036-1114-6.
- ^ a b Sachar, Howard Morley (1996). A history of Israel : from the rise of Zionism to our time. Internet Archive. New York : A.A. Knopf : Distributed by Random House. ISBN 978-0-679-44632-3.
- ^ Khalil al-Sakakini, Such am I, Oh World!, quoted by Benny Morris, Righteous Victims
- ^ Yitzhak Reiter, Contested Holy Places in Israel–Palestine: Sharing and Conflict Resolution, Routledge 2017 ISBN 978-1-351-99884-0 p.5
- ^ Ussama Makdisi,Age of Coexistence: The Ecumenical Frame and the Making of the Modern Arab World, University of California Press 2019 ISBN 978-0-520-25888-4 pp.173-177, 175.
- ^ Laurens, Henry (1999). La Question de Palestine: L'invention de le Terre sainte [The Palestinian Question: the Invention of the Holy Land]. Paris: Fayard.
- ^ "Middle East Yabber". users.cecs.anu.edu.au. Erişim tarihi: 2025-12-11.
- ^ A Survey of Palestine, 1945–1946, Volume 1, p17
- ^ Sahar Huneidi, A Broken Trust: Herbert Samuel, Zionism and the Palestinians 1920-1925, I.B.Taurus, 2001 p.35 ISBN 1-86064-172-5
- ^ Ghandour, Zeina B. (2009-09-10). A Discourse on Domination in Mandate Palestine: Imperialism, Property and Insurgency (İngilizce). Routledge. ISBN 978-1-134-00963-3.
- ^ Eliezer Ṭauber (1994). The Formation of Modern Syria and Iraq. Routledge. pp. 95, 105.
- ^ Kupferschmidt, Uri M. (1987). The Supreme Muslim Council: Islam Under the British Mandate for Palestine (İngilizce). BRILL. ISBN 978-90-04-07929-8.
- ^ Elpeleg, Zvi; Himelstein, Shmuel (1993). The Grand Mufti: Haj Amin Al-Hussaini, Founder of the Palestinian National Movement (İngilizce). Psychology Press. ISBN 978-0-7146-3432-6.
- ^ Rogan, Eugene L.; Shlaim, Avi (2007-11-19). The War for Palestine: Rewriting the History of 1948 (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-87598-1.
- ^ Cohen, Michael J. (1989-04-14). The Origins and Evolution of the Arab-Zionist Conflict (İngilizce). University of California Press. ISBN 978-0-520-90914-4.
- ^ Sicker, Martin (2000-01-30). Pangs of the Messiah: The Troubled Birth of the Jewish State (İngilizce). Bloomsbury Academic. ISBN 978-0-275-96638-6.
- ^ Xypolıa, Ilia (2011-08-01). "ORIENTATIONS AND ORIENTALISM THE GOVERNOR SIR RONALD STORRS". Journal of Islamicjerusalem Studies. 11: 25–43. ISSN 1367-1936.